İngiltere, AB’den bir türlü ayrılamıyor; 29 Mart, 12 Nisan, şimdi de 31 Ekim… Avrupa Birliği, Brexit anlaşmasını parlamentoya kabul ettiremediği için yeniden uzatma isteyen İngiltere Başbakanı Theresa May’e, 31 Ekim tarihine kadar 6 ay ek süre verdi. Yeni uzatma İngiltere’nin Brexit anlaşmasının kabulü durumunda daha erken ayrılmasını engellemeyecek. Theresa May, “Eğer bir uzlaşma yakalarsak, 22 Mayıs’ta seçimlere katılmadan ayrılacağız” taahhüdünü yineledi.
Brüksel’de sabah saatlerine kadar süren uzun Brexit zirvesinde, liderler masadan, AB tarihinde sıkça görülen bir yöntemle, yani ‘orta yolu’ bularak ayrıldı. May, 30 Haziran’a kadar uzatma istedi, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, 1 yıl uzatılsın dedi, liderlerin toplandığı AB Konseyi ise 6 ay uzatma üzerinde anlaştı. AB, 12 Nisan’da anlaşmasız ayrılık riski ile zirveye gelen Theresa May’e 31 Ekim’e kadar süre verdi.
Halloween Brexit
Brüksel’de zirveyi izleyen gazeteciler, alaylı bir dille, İngiltere’de 31 Mart’ın “Halloween / Cadılar Bayramı” olarak kutlanmasına atıfta bulunarak, yeni ayrılık tarihini “Halloween Brexit” olarak isimlendirdi bile.
Liderlerin saatler süren uzun müzakerelerden sonra vardığı uzlaşmaya göre:
– Erteleme, yalnızca gerekli olduğu sürece kullanılacak ve 31 Ekim 2019’u geçemeyecek. Eğer Brexit anlaşması bu tarihten önce iki tarafça da onaylanırsa, İngiltere bir sonraki ayın ilk günü AB’den ayrılacak.
– Bu uzatma, birliğin ve kurumlarının normal işleyişini zayıflatmanın bir aracı olamayacak. İngiltere, 23-26 Mayıs tarihlerinde hala AB üyesiyse ve Brexit anlaşmasını 22 Mayıs 2019 tarihine kadar onaylamamışsa, Avrupa Parlamentosu seçimlerine girecek. Bu yükümlülüğü yerine getirmezse, İngiltere 1 Haziran 2019’da birlikten ayrılacak.
– Avrupa Konseyi, üzerinde uzlaşılan ayrılık anlaşmasını yeniden müzakere etmeyecek. Erteleme süresi, gelecekteki AB-İngiltere ilişkileriyle ilgili müzakereleri başlatmak için kullanılamayacak.
– Bu uzatma süresi boyunca, İngiltere tüm hak ve yükümlülüklerine sahip bir üye devlet olmaya devam edecek. Ve her an, “AB’den çıkış sürecini iptal etme hakkına” yani AB’de kalma kararını verebilecek.
– İngiltere, uzatma süreci boyunca sorumlu ve yapıcı davranma taahhüdünü yerine getirecek. Özellikle Avrupa Birliği’nin hedeflerini tehlikeye atacak herhangi bir önlemden kaçınacak. AB üyesi 27 ülke, İngiltere olmadan toplanarak Brexit sonrası döneme ilişkin konuları konuşama hakkına sahip olacak.
AB liderleri, May’in “Seçimlere katılmadan 30 Haziran’da anlaşmalı olarak ayrılabiliriz” taahhüdünde hangi noktaya gelindiğinin değerlendirilmesi için 20-21 Haziran’da yeni bir Brexit zirvesinde bir araya gelecek.
Macron, Brexit dosyasında AB’yi böldü
Bugüne kadar Brexit dosyasında birlik görüntüsü sergileyen AB liderleri, Çarşamba gecesi geç saatlere kadar devam eden zirvede, ilk kez ikiye bölündü. Zirveden önce pek çok AB lideri, May’e 1 yıl süre verilmesi konusunda ikna olmuştu. Donald Tusk ve Angela Merkel, bu çözüm üzerinde üye ülke liderlerini ikna etmişti. Ancak, yaklaşan AP seçimleri, Avrupa Parlamentosu’nun yenilenmesi, AP’deki 73 İngiliz milletvekilinin durumunun ne olacağı, yeni AB Komisyonu, AB Konseyi ve AP yönetiminin belirlenmesi gibi konularda “İngiltere olacak mı, olmayacak mı ?” soruları zirveyi uzatan tartışmalara yol açtı.
İngiltere’ye baskı yapmayı ve en fazla 30 Haziran’a kadar uzatma vermeyi savunan Fransa Cumhurbaşkanı Macron zirvede yalnız kaldı. Yalnızca İspanya, Belçika, Malta ve Lüksemburg Macron’un en fazla 30 Haziran’a kadar süre veren “kısa uzatma” tezini savundu. Macron, “Sonsuza kadar bu belirsizlikle gidemeyiz. Bize göre anlaşmasız ayrılık seçeneği gerçek bir seçenek” dedi. Sonuçta, Macron süre konusunda bir uzlaşmaya varmak zorunda kalsa da, “Brexit’in AB’yi esir alarak, AB kurumlarının işleyişini bozmaması” taahhüdünü uzlaşma metnine yazdırmayı başardı.
AB Konseyi Başkanı Tusk, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ise, anlaşmasız ayrılığın her iki taraf için de ekonomik olarak çok büyük zarara işaret ettiğini savunarak 30 Haziran’a kadar süre isteyen Theresa May’e, 31 Mart 2020’ye kadar, 1 yıl süre verilmesini önerdi. Bu öneriye “no deal” istemeyen 15’in üzerinde üye ülke destek verdi.
Macron ve Merkel, AB’nin iki dinamo ülkesi arasında bölünme görüntüsü vermemek için zirveden önce 15 dakika başbaşa görüşerek ortak tavır belirlemeye çalıştı. Sonunda liderler Theresa May’e, seçimlerden sonra oluşturulacak yeni AB Komisyonu’nun göreve başlayacağı 1 Kasım’dan önce, yani 31 Ekim tarihine kadar erteleme üzerinde uzlaştı.
Trump’tan imalı Brexit tweet’i
Bürksel’de hayli çekişmeli geçen Brexit zirvesi devam ederken, görüşmeleri dikkatle izleyen ABD Başkanı donald Trump, Twitter hesabından gönderdiği bir mesajla AB’yi eleştirdi. Trump, “AB’nin Brexit sürecinde İngiltere’ye bu kadar sert davranması çok kötü. AB, Amerika ile de sert bir ticaret ortağı ama bu değişecek. Bazen insanların seni ısırmaya gelmeden önce nefes almasına izin vermelisin” dedi. Başkan Trump, geçtiğimiz Salı günü, Avrupa’nın Airbus’a yaptığı sübvansiyonlara dikkat çekerek, buna misilleme olarak AB’ye11 milyar dolar vergi getirmekle tehdit etmişti.
Şimdi ne olacak?
Zirve sonrası sabah 3.00’te açıklama yapan Theresa May, “Uzatmaya rağmen, İngiltere halen, anlaşmalı olarak, 22 Mayıs’ta AB’den ayrılabilir. Böylece AP seçimlerine katılmamıza da gerek kalmayacak” diye konuştu. Donald Tusk ise, “İstediğimiz esnek uzatma gerçekleşti. Ama ben daha uzun süre olmasını umud ediyordum” dedi.
Donald Tusk ise zirve sonrasında düzenlediği basın toplantısında, İngilizlere seslenerek, “Ben daha uzun olmasını istiyordum ama 6 ay da bir çözüm bulmak için yeterince uzun bir süre. Lütfen bu sefer vakit kaybetmeyin” mesajını verdi.
Bundan sonra Theresa May, ülkesinde ana muhalefet İşçi Partisi ile de görüşerek 22 Haziran’a kadar parlamentoda bir uzlaşma yakalamaya ve seçimlere katılmadan Haziran’da AB’den çıkmaya çalışacak. May, anlaşmalı Brexit’in ardından istifa etme sözü verdi.
May’e belki de son kez uzatma şansı tanıyan AB ise, 20-21 Haziran’da yeniden toplanarak, gelinen noktada ne yapılacağını değerlendirecek.
Ancak, anlaşmasız ayrılıktan, yeniden referanduma giderek İngiltere’nin AB’de kalmasına kadar tüm seçenekler hala bütün canlılığıyla masada duruyor. Top şimdi İngiliz hükümeti ve parlamentosunda.
Arzu Çakır-Voa
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-47889346