Nikos Anastasiades: Türkiye’nin tutumu Kıbrıs sorununa herkesin yararına bir çözüm sağlanması yönünde olmasını umut ediyorum

153

Nikos Anastasiades, 12 Nisan’da Yunanistan ile Türkiye arasında Atina’da gerçekleştirilecek Kıbrıs sorununun uluslararası yönüyle ilgili istişareler sırasında Ankara’nın Kıbrıs sorununa herkesin yararına olacak bir çözüm bulunması koşulları yaratacak biçimde bir tutum sergilemesini umut ettiğini dile getirdi.

Kıbrıs Haber Ajansına verdiği mülakatta Kıbrıs’la ilgili gelişmeler konusundaki soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı, BM Genel Sekreterinin Özel Görevlisi Jane Holl Lute’nin önümüzdeki günlerde Kıbrıs’a gelmesini beklediğini söyledi. Buna rağmen, Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitlik konusundaki ısrarı nedeniyle iki tarafın da görev tanımının belirlenmesine ne kadar yakın olduklarını göremediğini dile getirdi.

Kendisinin, Kıbrıs Rum tarafının egemenlik haklarını kötüye kullanması yönünde Kıbrıs Türk tarafının kaygılarına katıldığını belirterek, diğer yandan da Kıbrıslı Türklerin, bir anlaşmanın ertesi günü devletin çalışmasıyla ilgili Kıbrıslı Rumların kaygılarını anlamaları gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Anastasiades her karar için olumlu oy olamayacağını yineleyerek dünyanın hiçbir yerinde bu koşulları içerecek böyle bir anayasa olmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Anastasiades, Lefkoşa’nın barışçıl gücünü Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğü için kullanmadığını dile getirerek çözümün bulunmasına izin vermeyen tek şeyin diğer tarafın öne sürdüğü koşullar ve şartlar olduğunu sözlerine ekledi.

Tüm metni aşağıda okuyabilirsiniz:

Soru: Yönetimdeki partinin büyük kayıp verdiği Türkiye’deki seçim sonuçlarıyla başlayalım. Seçim arifesinde yapılan sözlü açıklamalardan kaçınılması dileğinde bulundunuz. Bundan sonra Kıbrıs konusunda daha özlü bir şeyler mi bekliyorsunuz?

Cevap: Türkiye’nin dış politikasını ne denli değiştirebileceği konusunda değerlendirmede bulunmak için henüz çok erken. Genel olarak Erdoğan Hükümeti toplam oylarda kayıp vermedi ama sadece büyükşehir belediyeleri kaybetti. Bu da çok güçlü hoşnutsuzluk mesajları veriyor.

Politika açısından bunu nasıl değerlendirebileceğimizi bilmiyorum. Yani böyle bir politika değişiminin amacı bölgede barışın güvence altına alınması için mi yoksa ekonomi gibi iç konulara odaklanmak mı? Ekonomide gelişme olması için ülkede, savaş bulutları ya da tehlikeleri değil, güvenli bir istikrar olması lazım. Dolayısıyla sabırlı olmamız ve Türkiye Cumhurbaşkanının siyasi hareketlerini sürekli izlememiz gerekiyor.

Soru: Önümüzdeki dönemin Kıbrıs konusunda hareketli olması bekleniyor. Güvenlik Konseyi 15 Nisan’a kadar Genel Sekreter’den raporunu sunmasını bekliyor ve cuma günü Washington’daki Katrougalos ile Lute görüşmesiyle ilk hareketlerin başladığını görüyoruz. Bayan Lute’nin Kıbrıs’a bir sonraki ziyaret tarihi belirlendi mi?

Cevap: Birkaç gün önce Bayan Lute ile konuştum ve bu akşam da yeni bir konuşma gerçekleştireceğiz. Önümüzdeki günlerde olmasını umuyorum.

Soru: Görev tanımının oluşmasına daha mı yakınız?

Cevap: Ne kadar yakın ya da uzak olduğumuzu göremiyorum; ama Kıbrıs Türk tarafı pozisyonlarında ısrarcı olmaya devam ediyor. Yani siyasi eşitlik konusunda… Çünkü bir tarafın herhangi bir kararda katalizör söz hakkı olmasını istemesi siyasi eşitliğin yok olması ve bir niyete bağlı olarak kararların ne olacağını belirleyen bir rejime dönüşür. Hoşuna gitmezse, olumlu oy vermez ve böylece kararlar alınamaz.

Ben, Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıslı Rumların egemenlik haklarını kötüye kullanabilecekleri yönündeki kaygılarını anlıyorum. Onlara göre, siyasi eşitlik olumlu oyu da belirler, diyorum ama bu her kararda geçerli olamaz. Kıbrıs Rum tarafının egemenlik haklarını kötüye kullanması durumunda orada bir koruma kalkanı olacak. Bunun neden her karar için geçerli olması gerektiğini anlamıyorum. Bu ne anlama geliyor? Böyle bir şey hiçbir anayasada yok.

Biz onların kaygılarını anlıyoruz ve olumlu bakıyoruz. Ama onlar da aynı zamanda, bir anlaşma sonrası devletin işleyişinde yaşanabilecek sorunlar ve bu devletin çökmesi tehlikesi konusunda Kıbrıslı Rumların kaygılarını anlamaları gerekiyor.

Bu konu üçüncü ülkeleri değil, Kıbrıs için kaygılananları düşündürmelidir. Bu nedenle garantilerden tamamen bağımsız olmamız, kimsenin müdahale hakkı olmaması, düzenleyen veya kontrol eden ordular olmaması – ki yerleşiklerden söz etmiyorum – bir toplumun diğer toplumun aleyhine olmaması konusunda ısrar ediyorum.

Soru: 12 Nisan’da Atina’da Yunanistan-Türkiye arasında garantiler konusundaki istişarelerin başlaması bekleniyor. Bu süreçten anlamlı bir sonuç çıkmasını bekliyor musunuz?

Cevap: Her şeyden önce kimse bu aşamada güvenilir bir öngörüde bulunamaz. Genel Sekreterin Crans-Montana’da, çağdışı garantilerin uluslararası katılımlı daha etkili bir mekanizma ile değiştirilmesi gerektiği ve genel olarak Türk tarafının, Kıbrıs sorununa herkesin yararına olacak bir çözüm bulunması koşulları oluşturacak bir tutum sergilemesi konusundaki açıklamalarından sonra Türkiye tarafından böyle bir tutum benimsemesini dileyelim.

Kıbrıs sorunun çözümü, hem Türkiye, hem Kıbrıslı Türkler hem de Kıbrıslı Rumlar için 45 yıldır işgal ve insan haklarının çiğnenmesi koşulları yaşanan ve devam eden bir baş ağrısının sonu demektir.

Soru: Ocak ayında ABD Güvenlik Konseyi’nde UNFİCYP’in hizmet süresinin uzatılması konusunda “siyasi sürecin durgun olduğu barış misyonları için statükoyu desteklemeyeceği” açıklamasında bulunmuştu. ABD’den aldığınız mesajlar neler ve müzakerelerin başlamaması durumunda Lefkoşa’nın temmuz ayındaki hareketleri neler olacak?

Cevap: Temmuz ayını beklemiyoruz. Her şeyden önce çabalarımız müzakerelerin beklentilerimize yanıt verecek sağlıklı temeller üzerinde yeniden başlaması yönündedir. İkincisi barış gücünün ayrılmasının ne denli tehlikeli olacağının anlaşılması yönünde hareket ediyoruz. Barış gücünü Kıbrıs sorununu çözmeme yönünde kullanmıyoruz. Kıbrıs sorununun çözümünü istemeyen Kıbrıs hükümetleri ya da Kıbrıs Rum tarafı değil. Ne yazık ki diğer tarafın öne sürdüğü şartlar ve koşullardır.

2004’de önemli bir çaba sarf edildi, halk karar vermeye davet edildi. Nüfusun %76’sı bu öneriyi kabul etmedi. Ve bu karara saygı gösterilmelidir. Aksi taktirde herhangi bir çözümün referanduma sunulması için bir neden olmayacaktı.