KKTC Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı, hükümetin kapalı Maraş’a dair aldığı karar uyarınca sürdürülen çalışmaların, uluslararası hukuk çerçevesinde, Vakıflar ve eski sakinlerin hakları gözetilerek devam ettiğini kaydetti.
Yapılan yazılı açıklamada, kapalı Maraş’ın, 45 yıldır Rum liderliğinin uzlaşmaz tutumu nedeniyle kaderine terk edilmiş bir yer durumundayken, alınan kararla yaşama katılmasına dair bir adım atıldığı, hükümet adına İçişleri Bakanlığının koordinatörlüğünde çalışmaların kararlılıkla sürdürüldüğü vurgulandı.
GKRY’nin, ilgili tüm taraflarca kabul edilemez olarak nitelendirilen statükonun muhafaza edilmesine yönelik çabalarını devam ettirdiği kaydedilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Hükümetimizin aldığı kararla, kapalı Maraş’ta başlatılan envanter çalışması ilerlerken, Rum yönetimi bu çalışmaları engellemeye yönelik girişimlerine bir yenisini eklemiştir.
Rum liderliğinin girişimiyle toplanan BM Güvenlik Konseyi, herhangi bir bağlayıcılığı bulunmayan kararları tekrar eden bir açıklamayla statükoya hizmet ettirilmiştir.
Kaldı ki, atıfta bulunulan kararların biri çeşitli vesilelerle güven yaratıcı önlemler kapsamında gündeme gelen paketlerin Rum tarafınca reddiyle güncelliğini yitirmiştir.
Vurgulanması gerekir ki, Rum liderliğinin bu çabaları sadece statükonun devamını sağlamaya yönelik değildir. GKRY, propaganda aracı olarak kullandığı unsurları yitirme kaygısıyla, hükümetimizin aldığı kararı çeşitli vesilelerle olumlu karşıladıklarını tarafımıza ileten kapalı Maraş’ın eski sakinlerinin, yani kendi halklarının haklarına zarar verecek şekilde girişimde bulunmaktan da geri durmamaktadır. Hükümetimizin kararıyla Bakanlığımızın koordinatörlüğünde başlatılan çalışmalara, uluslararası hukuka uygun şekilde, kapalı Maraş’ın eski sakinlerinin hakları da gözetilerek kararlılıkla devam edilecektir.”
Açıklamada, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik olarak ortak bir vizyon olup olmadığına dair ilgili tarafların katılımıyla gayrı resmi beşli toplantının yapılmasının gündemde olduğu bu günlerde BM Güvenlik Konseyi’nin aynı açıklamada spesifik bir çözüm modeline atıfta bulunmasının da doğru olmadığı vurgulanarak, “Kıbrıs sorununa bulunacak bir çözümün hangi zeminde müzakere edileceği ancak ve ancak tarafların rızasıyla belirlenebilir” denildi.
———————-
Türkiye’den Mısır-Yunanistan-GKRY Zirvesi sonuç bildirisine tepki
Türkiye Cumhuriyeti (TC) Dışişleri Bakanlığınca, Mısır-Yunanistan-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) zirvesi sonunda yayımlanan bildirinin, hiçbir anlam ve değeri olmadığı vurgulanarak, “Bildirinin Suriye’ye ilişkin bölümünde ülkemize yöneltilen mesnetsiz ve çarpıtılmış ithamlarını kesin bir dille reddediyoruz.” ifadesi kullanıldı.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Kahire’de 8 Ekim’de düzenlenen Mısır, Yunanistan, GKRY zirvesi sonunda yayımlanan, ülkemize karşı temelsiz iddialar içeren bildirinin hiçbir anlam ve değeri yoktur.” değerlendirmesi yapıldı.
Bildirinin, Rum/Yunan ikilisinin uluslararası hukuka aykırı, maksimalist ve uzlaşmaz milli politikalarına bölge ülkelerini alet etmelerinin son örneği olduğuna dikkat çekilen açıklamada, Türkiye’nin Kıbrıs meselesinde en başından bu yana iyi niyetle çaba gösterdiği ve çözüm yönünde güçlü bir irade sergilediği vurgulandı.
Açıklamada, 2004 yılında Annan Planı’nı hangi tarafın reddettiğinin, 2017 yılında Crans-Montana’da sona eren Kıbrıs Konferansı’nda da hangi tarafın masadan kalktığının herkesin malumu olduğuna değinilerek, “Rum/Yunan ikilisinin Kıbrıs Türklerini yok sayan, siyasi eşitliklerini kabul etmeyen ve onları azınlık olarak gören zihniyetleri değişmedikçe Kıbrıs meselesi çözümsüz kalmaya devam edecektir. 50 yıldır sürdürülen müzakerelerin başarısız olmasının sebebi de bu zihniyettir.” ifadesi kullanıldı.
Türkiye’nin, Akdeniz de dahil olmak üzere tüm denizlerde, bütün tarafların meşru hak ve çıkarlarını gözeten, karşılıklı kabul edilebilir, kalıcı ve hakça bir rejimin uluslararası hukuk çerçevesinde oluşturulması için çaba gösterdiği dile getirilen açıklamada, “Rum/Yunan ikilisinin uluslararası hukukun ve Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin en temel ilkelerinden biri olan ‘hakkaniyet’ ilkesini göz ardı eden maksimalist politikaları geçmişte deniz yetki alanları bakımından Mısır’ın aleyhine sonuçlar doğurmuştur. Mısır’ın da Rum/Yunan ikilisinin bu durumu istismar etmesine göz yumduğu görülmektedir.” değerlendirmesine yer verildi.
Açıklamada, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kendisinin ve Kıbrıs Türklerinin haklarına kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceği belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“Türkiye, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının hakkaniyete uygun bir şekilde sınırlandırılması için tüm bölge ülkeleri ile GKRY hariç, görüşmeye hazırdır. GKRY’nin muhatabı ise Kıbrıs Türkleridir. Kıbrıs Türklerinin 13 Temmuz 2019 iş birliği önerisi hidrokarbon meselesinin Kıbrıs ayağının çözülmesi için değerlendirilmesi gereken bir fırsattır. Bildirinin Suriye’ye ilişkin bölümünde ülkemize yöneltilen mesnetsiz ve çarpıtılmış ithamlarını da kesin bir dille reddediyoruz. Suriye kaynaklı terörden en fazla etkilenen ülke olarak, Türkiye, bundan önce olduğu gibi önümüzdeki dönemde de uluslararası hukuktan doğan hakları çerçevesinde ulusal güvenliğinin gerektirdiği tedbirleri almakta tereddüt göstermeyeceğini bugün başlattığı harekatla bir kez daha ortaya koymuştur. Terör örgütleri üzerinden Suriye’nin bölünmesi hedefine taşeronluk yapan çevrelerin Suriye halkının selameti ve birliği için bu tutumlarından bir an önce vazgeçmeleri lazımdır.”
Türkiye’den BMGK’YE “Maraş” tepkisi
Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) sınırları içerisinde yer alan Maraş hakkında gerçekleştirilen kapalı oturumu ve yayınlanan basın açıklamasını “BMGK’nin görev yönergesinin istismar edilmesi” olarak değerlendirdi.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, BMGK’nin 9 Ekim 2019’da, KKTC sınırları içerisinde yer alan Maraş hakkında kapalı oturum gerçekleştirdiği anımsatılarak, şu ifadelere yer verildi:
“Maraş’ta uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit olmaması nedeniyle, Kıbrıs Rum tarafının gereksiz talebi üzerine düzenlenen bu oturumu ve ayrıca, ardından yayınlanan basın açıklamasını, BM Güvenlik Konseyi’nin görev yönergesinin istismar edilmesi olarak değerlendiriyoruz.”
Açıklamada, “Türkiye, KKTC Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın bu meseleye ilişkin bugün yayınladığı basın açıklamasını tamamen desteklemektedir” ifadesi kullanıldı.
KKTC Enformasyon Dairesi