Fransa ve İtalya Türkiye’nin faaliyetleri konusunda ortak açıklama yaptılar

133

Marrakesh’teki AGİT 18’inci Sonbahar Toplantılarına katılan Fransız ve İtalyan heyeti, cumartesi günü Kıbrıs Milletvekili ve heyet başkanı İrene Charalambides’le görüşmelerinden önce, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki faaliyetlerini kınayan ortak bir açıklama yayımladı.

ABD Senatörü Roger Wicker de, Türkiye’nin faaliyetlerinin kabul edilmez olduğunu, ülkesinin yasal faaliyetlerin sağlanması için diplomatik adımların atılmasına devam edileceğini bildirdi.

Asamblenin İdari Komitesi’nin toplantısı sırasında dağıtılan ortak açıklamada, Fransa ve İtalya’nın, Münhasır Ekonomik Bölgedeki gerginlik ve bölgede Türk donanmasının varlığı dolayısıyla Kıbrıs’la ilgili ciddi endişeler paylaştıklarını kaydetti.

Basın açıklamasında, heyetlerin kesinlikle Türkiye’nin yeni girişimi olan yasadışı sondaj faaliyetlerini ileriye götürme çabalarını kınadığı belirtildi.

Ortak açıklamada, AB kararları ve özellikle Türk faaliyetleriyle ilgili Avrupa Konseyi’nin 20 Haziran 2019’da kararları, Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözümü içeren ilgili BM kararları hatırlatıldı ve Türkiye’den tüm faaliyetlerine son vermesi istendi.

Bu faaliyetlerin bu konunun AB Konseyi’nin 17-18 Ekim 2019’da yapacağı görüşmede masaya konulması beklenen AB-Türkiye ilişkilerine ciddi anlamda olumsuz etki yarattığına dikkat çekildi.

AGİT Parlamenterler Asamblesi Başkan Yardımcısı da olan Fransız Milletvekili Pascal Allizard ve Parlamenterler Asamblesi Akdeniz İşleri Özel Temsilcisi ve İtalyan heyetinin Başkanı Paolo Grimoldi, Türkiye’nin uluslararası hukuka saygı göstermesi gerektiğinin altını çizdi.

Türk heyetinin başkanı Nabi Avcı da, konuşmasında ülkesinin, Kıbrıs’ın MEB’ndeki sondajlarını yapan ülkeleri eleştirdi.

Charalambidou, uluslararası hukuka saygı esasında Kıbrıs’a dayanışmalarından dolayı iki heyete teşekkür etti.

AGİT’in faaliyetlerinin özünde güvenlik ve işbirliği olduğunu hatırlatan Kıbrıslı Milletvekili, Türkiye açık bir şekilde AB ülkelerini tehdit ederken ve uluslararası hukuku ihlal ederken güvenlik ve işbirliğinden söz edilemeyeceğini kaydetti.