2019 Genişleme Paketinin kabulü münasebetiyle düzenlenen ortak basın toplantısında Yüksek Temsilci/Başkan Yardımcısı Federica Mogherini tarafından yapılan açıklamalar

142

Her yıl olduğu gibi bu yıl da bu yılki Genişleme Paketini sunmak üzere burada, sizlerle ve [Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden sorumlu] Komisyon Üyesi Hahn ile birlikte olduğum için çok mutluyum. Bildiğiniz üzere [Genişleme Paketi], Batı Balkanlar’ın Avrupa Birliği ile entegrasyonunda ve bir aday ülke olarak Türkiye ile olan ilişkilerimizde ne aşamada olduğumuzu görmek amacıyla, geride bırakılan yıl boyunca bölgede ve ortaklarımızla yürütülen çalışmalara dair yapılan, mutat bir değerlendirme niteliğindedir.

Bu hem bizler hem de ortaklarımız açısından çok önemli bir an…

İnandırıcı bir genişleme politikasını, Avrupa Birliği’nin kendisi açısından [ve] tüm Avrupa için barışa, istikrara, güvenliğe ve refaha yapılan jeostratejik bir yatırım olarak teyit ettiğimizi pakette çok net bir şekilde göreceksiniz. İnanıyoruz ki başarılı bir genişleme politikası, bizim kendi menfaatimizedir. Avrupa perspektifi özellikle Balkanlar’da değişimin arkasındaki itici güç olmaya devam etmektedir ve bu da hiç azımsanmamalı ya da hafife alınmamalıdır.

İster Arnavutluk’taki derin ve benzeri görülmemiş yargı reformu olsun isterse Kuzey Makedonya’daki değişiklikler, bu raporda okuyacaklarınız bu ülkelerdeki insanların değişim için duydukları kuvvetli arzunun doğrudan bir sonucudur.

Ortaklarımızla çalışırken her zaman, Avrupa Birliği’ne katılım konusunu insanları, kurumları ve bölgeyi birleştiren ulusal bir hedef haline getirerek, değerlere dayalı çok temel bir seçim yapmış olduklarını [ortaklarımıza] vurgulaya geldik. Süreci tüm komşular için destekleyen muazzam bir olgu ile birlikte, belki de bölgeyi birleştiren az sayıda şeyden biri…

Hem siyasi liderler hem de yurttaşlar bu seçimi yaparak toplum açısından büyük önem taşıyan ve yaşamsal ehemmiyet arz eden yolsuzluk ve organize suçlarla mücadele de dâhil hukukun üstünlüğü ile ekonomik reformlar, rekabetçilik ve bölgesel işbirliği ve uzlaşı gibi alanlarda ciddi, kapsamlı ve ikna edici reformlar yapmayı seçmiş oldular.

Sık sık şunu söylüyorum: Balkanlar gibi bir bölgede genişleme politikası bizleri, Avrupa Birliği entegrasyon sürecinin DNA’sına, ilk adımlarına; halen tazeliğini koruyan savaş yaralarının kapanmasına çalışıldığı ve Avrupa Birliği entegrasyonunun çatışma sonrasında temel bir araç olarak kullanıldığı [döneme] geri götürüyor.

Kaydedilen ilerlemelerin objektif bir şekilde değerlendirilebilmesi için muazzam bir çalışma sergilendi. Bu raporları hazırlamak adına yoğun mesai sarf eden Brüksel ve bölgedeki tüm ekiplerimize teşekkür etmek istiyorum. Bu raporların hazırlanması süreci, yalnızca resmi makamların değil; aynı zamanda, sivil toplum ve diğer ortakların katkılarının da dikkate alındığı kapsayıcı bir süreçtir. Elbette ayrıntıları Komisyon Üyesi Hahn’a bırakacağım; ancak, birkaç hususun altını çizmek istiyorum.

Bunlardan ilki: geçen birkaç yılda ve özellikle de geçen sene Batı Balkanlar Stratejisi’nin kabulü, [AB-Batı Balkanlar] Sofya Zirvesi ve bölgeye yönelik düzenli ziyaretler dışında diğer üst düzey angajmanlar yoluyla Avrupa Birliği, Batı Balkanlar genelinde inanılmaz bir yatırım yaptı.

Gerçekten etkileyici nitelikte bir takım başarılara şahitlik ettik. Özellikle Kuzey Makedonya ve Arnavutluk bu fırsatı kucakladılar ve reformları gerçekleştirdiler. Yunanistan’la süregelen isim anlaşmazlığını sona erdiren ve tıpkı Bulgaristan’la da yapıldığı üzere iyi komşuluk ilişkilerini güçlendiren tarihi Prespa anlaşması, hepimizin sadece bu ülke için değil; aynı zamanda tüm bölge için de tarihi anlamda bir ezber bozan olarak değer verdiği, tanıdığı ve kabul ettiği bir şey… Özellikle Arnavutluk’la ilgili olarak şunu vurgulamak isterim: derin ve iddialı yargı reformunun etkileyici bir şekilde uygulanması, istikrarlı bir şekilde devam etti ve tüm hâkim ve savcıların yeniden değerlendirilmesi [süreci] de somut neticeler vermeye başladı. Liderler Zirvesi için kısa bir süre önce Tiran’daydım ve ülkedeki kamuoyunun Avrupa Birliği’ne yönelik üst düzey desteğini gördüğümde bundan çok etkilendim.

Dikkatli ve adil bir değerlendirmeye dayanarak, bu yıl Komisyon ikinci kez, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile müzakerelerin başlatılmasını tavsiye ediyor. Bu, rapordan da anlayacağınız üzere sağlam bir değerlendirmeye dayanan bir tavsiyedir. Kuzey Makedonya ve Arnavutluk üzerlerine düşeni yaptılar; artık üzerine düşeni yapma sırası Avrupa Birliği’ndedir. Şimdi açıkçası, önerimizden sonra, top Konsey’in sahasındadır.

Bugün ayrıca Bosna Hersek’in Avrupa Birliğine üyelik başvurusuna dair Komisyon Görüşünü yayımlıyoruz. Bu bağlamda, Komisyon ülkenin aday statüsü yolunda ilerlemesi ve sonra müzakerelerin başlatılabilmesi için demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve kamu yönetimi reformu alanında gereken bir takım ayrıntılı öncelikleri tespit ediyor. Ayrıca Komisyon Üyesi Hahn ile birlikte ülkenin liderliği ile görüşme imkânına sahip olduğumuz ve tabii ki temel önem taşıyan bir mevzu da hükümetin kurulmasıdır.

Son olarak, aday ülke olmaya devam eden, Avrupa Birliği için kilit bir ortak ve stratejik açıdan önemli bir komşu olan ve son derece çalkantılı Orta Doğu’ya yakınlığı sebebiyle istikrarı hem kendi için hem de bizler için temel bir öncelik olan Türkiye konusunda birkaç açıklama yapıp, sonra sözü Komisyon Üyesi Hahn’a bırakacağım. Türk hükümeti Avrupa Birliği’ne katılım sürecine bağlılığını dile getirse de, ülkenin AB’den giderek uzaklaşmaya devam ettiğini görüyoruz. Bu eğilim bir an önce tersine çevrilebilirse — ki bunu her zaman memnuniyetle karşılarız — bunun herkesin, bilhassa da Türk vatandaşlarının menfaatine olacağına inanıyoruz.

Ayrıca, iyi komşuluk ilişkilerinin ve Doğu Akdeniz’de gerilimlerin önlenmesinin önemine vurgu yapıyoruz, bu konuda özellikle son dönemde yapılan açıklamalarımı görmüşsünüzdür.

Sonuç olarak, bu paketin sadece ortaklarımız için değil kendimiz için de önemli mesajlar verdiğini vurgulamak istiyorum. Paket, Birliğin taahhütlerini yerine getirmesi ve hak edilen durumlarda bir tarafın hakkını teslim etmesi gerektiğinin altını çiziyor. Bir dönüm noktasındayız,her zaman bunun liyakate dayalı bir süreç olduğunu söylüyoruz, o zaman liyakat temelinde yapılan değerlendirme olumlu ise bunun da kabul edilmesi gerekmektedir.

Objektif ilerlemenin tanınmaması ve buna yanıt verilmemesi, bana ve bizlere göre, Avrupa Birliği’nin bölge genelinde ve ötesinde güvenilirliğine zarar verir. Bilhassa tarihi başarıların ve önemli reformların ödüllendirilmemesi istikrarı baltalar ve daha fazla reform yapma cesaretini ciddi şekilde kırar. Böylesi bir durum ülkelerinin AB perspektifine ve Avrupa Birliğine büyük destek veren özellikle genç nüfus arasında hayal kırıklığına sebep olabilir.

Geçtiğimiz yaklaşık beş yıl içerisinde, görev süremiz başladıktan sonra Batı Balkanlar’da gerçekleşmesi tamamen imkânsız görünen neticelere ulaşıldığını gördük. Bu durum burada Brüksel’de ve Balkanlar’da birlikte yürüttüğümüz toplu çalışmanın bir ürünüdür, ayrıca bölgede parti çizgisinde yer alan yeni nesil liderlere de teşekkür borçluyuz. Bugünkü ortak sorumluluğumuz, bu değişiklikleri bölgenin ve aynı zamanda Avrupa Birliği’nin iyiliği için geri döndürülemez kılmaktır.

https://audiovisual.ec.europa.eu/en/video/I-173348