Doğu Akdeniz’deki tahmini doğalgaz rezervinin Türkiye’nin 572 yıllık ihtiyacını karşılayacak kapasitede olduğunu belirten Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Akdeniz politikamız son döneme kadar Kıbrıs gelişmeleriyle sınırlı kaldı. Bölgeyle ilgili kapsamlı stratejiye ihtiyaç var” dedi.
Altınbaş Üniversitesi’nde düzenlenen “Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Söyleşilerinde”, Doğu Akdeniz’de Enerji Denklemi konuşuldu. TV programcısı Mehmet Akif Ersoy’un moderatörlüğünü yaptığı toplantıya Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Altınbaş Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kasım Han ve Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mitat Çelikpala katıldılar.
Toplantının açış konuşmasını yapan Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, küresel ekonominin önündeki 10 risk noktasından birinin küresel ve bölgesel yönetişim zafiyeti olduğunu, Doğu Akdeniz’de enerji denklemi çerçevesinde yaşananların da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
“O da mavi vatan”
Toplantıda konuşan Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, 1990’ların sonundan itibaren Kıbrıs Adası çevresinde ciddi miktarda doğalgaz rezervi bulunduğuna dair veriler çıkmaya başladığını ve 2000’lerin başında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail’in bölgede arama faaliyeti başlattığını hatırlattı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin münhasır ekonomik bölge ilan ettiği sahanın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti’nin deniz yetki alanıyla çakıştığını anlatan Prof. Dr. Erhan, taraflar arasındaki ihtilafın da buradan çıktığını belirtti.
Prof. Dr. Erhan, bölgedeki doğalgaz rezervinin Türkiye’nin 572 yıllık, Avrupa’nın ise 180 yıllık ihtiyacını karşılayacak kapasiteye sahip olduğu bilgisini paylaşarak Türkiye’nin bölgede araştırma yapmak için 3 arama gemisi aldığını ve 3 ay önce de sondaja başladığına dikkat çekerek, “Türkiye’nin denizlerdeki egemenlik hakları da vatan toprağı gibi değerlendirilmeli. Orası da mavi vatan” diye konuştu.
Türkiye’nin Akdeniz politikasının son döneme kadar Kıbrıs gelişmeleriyle sınırlı kaldığı tespitini yapan Prof. Dr. Çağrı Erhan, Rum tarafının ve Avrupa Birliği’nin tutumu sebebiyle kronikleşen Kıbrıs sorununun, bölgeyle ilgili kapsamlı bir stratejinin oluşturulmasını geciktirdiğini anlattı.
“En önemli ulusal çıkar konusu”
Altınbaş Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kasım Han da Doğu Akdeniz’deki deniz alanlarının sınırlarının çizilmesinin Türkiye açısından belki de en önemli ulusal çıkar konusu olduğunu belirtti. Türkiye’nin gerilimi tırmandırıcı bir politika izlemediğini belirten Prof. Dr. Han, bununla birlikte geri adım atılmayacağı mesajının da kararlılıkla verildiğini vurguladı. Bölgedeki sondaj gemilerine Barbaros ve Fatih isimlerinin konulmasının da dış dünyaya verilmiş bir kararlılık mesajı olduğunu belirten Prof. Dr. Han, Türkiye’nin böylece ilgili taraflara bir oldu bittiye izin verilmeyeceği ve Türkiye’nin işbirliği ve ortak çıkarlar çerçevesinde davranılmasını teşvik edici tavrını sürdürmekle birlikte bir dayatmaya da izin vermeyeceğini gösterdiğini ifade etti. Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, ExxonMobil, ENI, Total gibi küresel enerji devlerinin bölgede arama yaptığını belirterek bu faaliyetlerden elde edilecek sonuçların kritik önem taşıdığını, neticede Doğu Akdeniz’de mevcut enerji kaynaklarının nasıl değerlendirileceği meselesinin sadece jeopolitik bir mesele olmanın ötesinde ticari bir boyutu bulunduğunu kaydederek, olası gaz ihraç rotaları ve bunların maliyetleri ve finansman olanakları üzerine bilgi verdi. Prof. Han, “mevcut şartlar altında Doğu Akdeniz gazı için ticari olarak en anlamlı yakın rotanın Türkiye” olduğunu kaydetti.
“Türkiye oyuna geri dönmeli”
Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mitat Çelikpala, Türkiye ile işbirliği yapmanın bölge ülkeleri ve Avrupa Birliği için en doğru seçenek olduğunu belirtti. Türkiye’nin bölgenin en büyük piyasası olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Çelikpala, Türkiye’nin çıkarılacak doğalgazın en büyük alıcısı olabileceğini, bölgede bulunacak doğalgazın taşınması için de en önemli güzergâhın Türkiye olduğunu ifade etti. Türkiye’nin diğer Doğu Akdeniz ülkeleri tarafından denklemden dışlanmaya çalışıldığını belirten Prof. Dr. Mitat Çelikpala, bu durumun yapılacak bir anlaşmanın dışında kalma ve Antalya Körfezi’ne hapsolma tehdidini doğurduğunu dile getirdi. “Oyuna” geri dönülmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Çelikpala ayrıca Türkiye’nin bölgedeki rezervlerin araştırılması konusunda kendisinden önce harekete geçerek yol alan uluslararası şirketlere yetişmek için daha çok çaba göstermesi gerektiğini vurguladı.