Rum Savunma Bakanı Savvas Aggelides, hükümetin ‘stratejik hedefi’nin Doğu Akdeniz’i bir anlaşmazlık bölgesinden istikrar, güvenlik, gelişme ve refahın olduğu bir bölgeye dönüştürmek olduğunu vurguladı.
İki günlük resmi ziyaret için bulunduğu Londra’da çarşamba günü öğleden sonra Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü, (Royal United Services Institute) RUSI’de güvenlik ve savunma uzmanlarıyla diplomatlara hitaben bir konuşma yapan Aggelides, Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de Avrupa Birliği (AB) ve bölge arasında bir ‘doğal köprü’ olarak ‘katalitik rolünün altını çizdi.
“Kıbrıs, sorunun bir parçası değil çözümün bir parçası olarak bölgede yapıcı bir rol oynamaya çalışmaktadır” şeklinde konuşan Savunma Bakanı, Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde Türkiye’nin tahriklerinin gölgesinde keşifler yaptığını, bu keşiflerin AB’nin gelecek enerji güvenliğinin garantisinde, enerji kaynaklarının çeşitlenmesiyle önemli bir faktör olduğunu anlattı.
“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin stratejik önceliklerinden biri, AB için Doğu Akdeniz’in enerji dinamiklerine daha fazla dikkat etmektir. Avrupa Komisyonu bu boyutun farkındadır ve EastMed boru hattını öncelikleri arasına koymuştur” diyen Aggelides, komşu ülkelerle üçlü ortaklıkların Kıbrıs’ın ve Avrupa Birliği’nin bölgedeki statüsünü, ExxonMobil, ENI, Total, Noble ve Shell gibi uluslararası enerji devleriyle ortaklığı artıracağına dikkat çekti.
Onların, Kıbrıs’ın kara sularındaki varlığı ve operasyonlarının hem yeni hidrokarbon keşifleri hem de Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’nin beklentileri için bir güven oylaması olacağına işaret eden Aggelides şöyle dedi:
“PESCO ile siyasetten ekonomik işbirliğine, güvenliğe, kültüre, yeniliğe ve eğitime kadar uzanan geniş bir alanı kapsayan MED 7 gibi diğer inisiyatiflerle bizim Avrupa Birliği’nin güvenlik inisiyatifindeki aktif rolümüzle Kıbrıs üçlü ortaklıklar ve sinerji ağlarıyla Doğu Akdeniz’de bir istikrar unsuru haline gelmeyi başarmıştır.”
“Kıbrıs’ın stratejik ve jeopolitik önemi anlaşmalar için fırsatlar yaratmaktadır. Bu anlaşmalar bizim hedeflerimize ulaşmamızı ve diplomatik düzeyde Türkiye’yle sıkıntılarımızın giderilmesini sağlayacaktır.”
“Kıbrıs hükümeti adanın ve halkın yeniden birleşmesi, Kıbrıs sorununa uluslararası hukuk ve AB kuralları çizgisinde kapsamlı bir çözüm bulunması için en güçlü anlamda taahhütte bulunmuştur.”
“Çözümün bir önceki yüzyılın çağdışı kalmış garantiler sistemi temelinde olmaması gerektiğini açıkça belirttik. Biz Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarında yabancı birliklerin devam eden işgalini kabul edemeyiz. Bu dünya genelinde, tabii Türkiye dışında kabul edilmiş bir görüştür. Biz Avrupa Birliği’nin bir üyesiyiz, dolayısıyla adanın gelecekteki savunma ve güvenliği, AB, daha geniş bir dış güvenlik ve savunma faaliyetlerini kapsamalıdır.”