Doç. Dr. Barış Doster:’NATO işlevsizleşiyorsa bile sadece Türkiye için değil herkes için işlevsizleşiyor’

157

‘NATO işlevsizleşiyorsa bile sadece Türkiye için değil herkes için işlevsizleşiyor’

Prof. Tarık Oğuzlu, NATO’nun 70’inci yılında ittifakta belirginleşen farklılıklardan hareketle, AB’nin Rusya ile iyi ilişkiler içinde olup başının çaresine bakmak zorunda kalacağı bir sürece atıf yaptı. Oğuzlu, Ankara’nın S-400 krizinin NATO içinde çözümünü vurgulayarak doğru yaptığını ve ittifak içi çözümün herkesi rahatlatacağı görüşünde.

NATO, 70’inci yıldönümüne ittifakın varlık sebeplerine dair derin tartışmalarla girerken, Türkiye’nin dış politikada çizdiği görüntü de ittifak içerisinde tartışmalar yaratıyor. 3-4 Aralık’ta liderler zirvesi öncesinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ‘NATO’nun beyin ölümünün gerçekleştiği’ çıkışında Türkiye unsuru eksik olmazken, Ankara’nın hem ABD hem de AB ile yaşadığı sorunlar öne çıkıyor. Türkiye, ABD ile S-400 geriliminde NATO’nun da devreye sokulması mesajları verirken, Avrupa ülkeleriyle sığınmacı başlığı üzerinden büyük tartışmalar eksik olmuyor.

NATO liderler zirvesi öncesindeki bu tartışmaları Marmara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Barış Doster ile konuştuk

‘NATO işlevsizleşiyorsa bile herkes için işlevsizleşiyor’

Prof. Tarık Oğuzlu, Fransa’nın NATO içerisinde her zaman ‘ayrık otu’ konumunu anımsatsa da çok kutuplu düzenle birlikte ittifak içerisinde yaşanan sıkıntıların da artık saklanacak gibi olmamasına dikkat çekti. Şu anda Atlantik’in iki tarafı arasında pek çok konuda ciddi görüş farklılığı yaşandığını, ittifaka bakışın da giderek farklılaştığını belirten Oğuzlu, Trump yönetiminin dikkatini Çin’e çevirmesi ve Avrupa içerisinde ayrı bir güç tesis etme tartışmalarına atıf yaptı. Oğuzlu, NATO’nun ‘işlevsizleşiyorsa’ bile sadece Türkiye için değil ‘herkes için işlevsizleştiği’ saptaması yaptı:

“Yeni dünya düzeni, çok kutuplu bir düzene geçişle birlikte NATO gibi stratejik ittifak örgütlerinin de eskiden taşımış olduğu anlam ciddi anlamda erozyona uğruyor. Şu anda Atlantik’in iki tarafı arasında ciddi bir görüş ayrılığı var birçok farklı konuda. Amerika’nın NATO’ya olan bağlılığı eski düzeylerde değil. Trump, Amerikan başkanı olarak bunu en üst perdeden dile getiren bir lider. Artık Avrupalıların güvenliği, Amerika’nın NATO’nun finanse etmesini istemiyor, o çoktan geride kaldı diyor. Yine Trump genel stratejik ilgisi Çin’e doğru kanalize etmiş durumda. Dolayısıyla Avrupalılara temel olarak vermiş olduğu mesaj artık kendi güvenliğinizi kendiniz sağlayın noktasında. Bu bir tespit. NATO, işlevsizleşiyorsa bile herkes için işlevsizleşiyor. Sadece Türkiye için değil. Macron’un bir ekonomi dergisine vermiş olduğu beyin ölümü röportajı, aslında doğru olma ihtimali çok yüksek bir yorum. NATO kağıt üzerinde var, genel sekretaryası var, hatta Amerika, Polonya, Baltık ülkelerine eskisine nazaran daha fazla asker konuşlandırıyor, askeri tatbikatlar yapılıyor. Sanki her şey dört dörtlük yerli yerindeymiş gibi duruyor. Ama müttefik ülkelerin NATO’ya bakışları noktasında ciddi bir farklılık var. Fransa hep zaten NATO içerisinde ayrık otu gibiydi. Avrupa Birliği üzerinden de AB stratejik kimliği oluşturmaya çalışan bir ülke Fransa. Bunu hala söylüyor, fırsat bu fırsat diyor aslında. Çünkü Trump, kendi ülkesinde çok sıkışmış durumda. Amerika dünya siyasetinde eski liderlik rolünü oynamıyormuş gibi. İngiltere, Brexit yüzünden Avrupa Birliği’ne sanki veda ediyormuş noktasında. Almanların da sıkıntıları çok fazla, zaman benim zamanım deyip Avrupa Birliği’ni NATO aleyhine parlatmaya, AB’yi stratejik bir aktöre dönüştürmeye çalışıyor. Ama Almanlar bundan kesinlikle mutlu değiller. Merkel hemen karşı açıklamalar da yaptı Macron’un konuşmasından sonra. Almanya’nın hem Fransa hem Amerika ile iyi ilişkileri olması gerekiyor denklemine hala sahip çıkıyorlar. Kendi başlarına stratejik otonomiye sahip olabilecek bir durumda değil Almanya. Mecbur Avrupa Birliği üzerinden ve NATO içerisinde Amerika ile iyi ilişkiler üzerinden küresel platformda rol oynamaya.”

‘AB etoburlardan oluşan bir dünyada otobur olarak kalabilir mi?’

ABD, Rusya ve Çin’in etkinliği karşısında ‘etoburluk’ benzetmesi yapan Oğuzlu’ya göre ‘otobur’ pozisyonundaki AB bu gidişatla ayakları yere daha sağlam basan bir stratejik aktöre dönüşmek zorunda kalacak:

‘Dolayısıyla burada ortaya çıkan sonuç Avrupa Birliği bir şekilde daha ayakları yere sağlam basan bir stratejik aktöre dönüşmek zorunda kalacak. Buna muhtaç. Etoburlardan oluşan bir dünyada yaşarken AB, otobur kalabilir mi? Burada otoburluktan kasıt, uluslararası ticarete, uluslararası örgütlere, çok taraflı diplomatik mekanizmalara, konsensüs temelli yaklaşımlara çok olumlu bakan bir birlikteliktir Avrupa Birliği. Daha barışçı tekniklerle sorunlara yaklaşamaya çalışan farklı bir dünyanın aktörü. Ama şu anda Rusya çok etobur bir aktör, Çin ve Trump da öyle. Dolayısıyla bu etoburlarla birebir olarak AB ülkelerinin baş etmesi mümkün değil. Ne yapacaklar, edecekler, bir araya gelecekler.”

‘RUSYA İLE İYİ İLİŞKİLER İÇİNDE OLMAK AB İÇİN BİR GEREKLİLİK’

Fransızlarla Almanların artık ABD’ye güvenilemeyeceğini, güvenlik ihtiyaçlarını sırtlarını ABD’ye dayanarak gideremeyeceklerini açıkça dile getirdiklerini anımsatan Oğuzlu, AB’nin Rusya ile iyi ilişkiler içinde olması gerektiğini söyledi. Oğuzlu’ya göre Türkiye’nin de AB ile ilişkilerinde pürüz çıktığında ABD ve Rusya gibi küresel aktörlerle olan pazarlık gücü zayıflıyor:

“Fransızlar ve Almanlar artık Amerika’yı güvenilmeyeceğini, yani sırtını Amerika’ya dayanarak güvenlik ihtiyaçlarını gideremeyeceklerini görüyorlar. Bu her geçen gün daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. Bundan dolayı Rusya ile aynı güvenlik bölgesinde, aynı jeopolitik ortamda yaşıyorlar. Rusya ile iyi ilişkiler içinde olmak bir lüks değil bir gereklilik, hele Almanya için. Zaten Almanya ile Rusya’nın tarihsel yaşanmışlıkları hepimizin malumu. Burada bir sıkıntı yok. Ama ne Rusya ne Çin ne de ABD güçlü ve tek sesli bir Avrupa Birliği görmek istemez. Dolayısıyla AB üyesi ülkelerle birebir ilişkiler geliştirmeyi tercih ederler. Putin de çok açık bir şekilde bunu yapıyor. NATO, eskiden sahip olduğu değerde değil gözümüzde. Çünkü çok taraflı ve çok boyutlu bir dış politika yürütmesi gerekiyor Türkiye’nin, mecbur. Yumurtaları farklı sepetlere dağıtması gerekiyor, bu stratejik zorunluluk. Ama Avrupa Birliği ülkeleriyle AB fetişizmine dahil olmadan, AB üyeliği noktasında takıntılı bir psikolojiye sahip olmadan iyi ilişkiler geliştirmemiz gerekiyor. Çünkü etobur Amerika, etobur Rusya ve etobur Çin, Türkiye’ye çok stratejik ve pragmatik bakıyorlar. Onlar bizi uzun vadeli kimlik odalı, çıkar odaklı güvenlik, odaklı garantiler verme noktasında güçler değil. Onlarla daha sıkıntılı ilişkilerimiz olacaktır. Ama biz Avrupa Birliği ülkeleriyle yakın ekonomik ve stratejik ilişkilerimiz olursa, diğer küresel aktörler nezdinde pazarlık gücümüzü de aktarabiliriz. Ne zaman AB ile ilişkiler sekteye uğradığında, küresel aktörlerle olan pazarlık gücümüzde de bir azalma oluyor. Bu bizim için çok kötü bir şey. Aşırı Rusya’ya bağlanma noktasında hissediyoruz ara ara kendimizi, Amerika’ya daha fazla yaklaşmak zorunda hissediyoruz, bir gerginlik yaşıyoruz. Almanya önemli, 8 bin küsur şirket var Türkiye’de Alman patentli ve Türkiye’nin AB ile olan ticari ilişkisinin yarısı Almanya üzerinden gidiyor. Yüzde 70 oranında dış yatırım Türkiye’ye gelen Avrupa Birliği menşeli. Bizim artı stratejik tarihsel yönelimimiz hep Avrupa’ya doğru, bizim için zorunluluk AB ile geçinmek. Diğer küresel aktörler için kolay bir lokmaya dönüşebiliyoruz biz. Ruslar çok mutlu çünkü Türkiye üzerinden NATO’yu karıştırıyorlar. Amerika-Türkiye gerginliğinden fayda elde ediyorlar. Amerika niye mutlu, çünkü Amerika şunu görmek istiyor; her şartta Türkiye’nin kendi liderliğini desteklemesini istiyor. Desteklemediği zaman ciddi bir kriz oluyor, bu sefer ikili şekilde üzerimizdeki baskıyı, manivelayı daha da arttırıyor, bu da bizi geriyor. Çok bilinmeyenli denklem gibi bir durum var.”

‘NATO üzerinden yapılan bütün müzakereler Türkiye’nin lehine olur’

Oğuzlu’ya göre Ankara’nın son dönemde S-400 meselesinin NATO üzerinden de görüşülerek çözülmesi yönündeki hamlesi doğru. ‘NATO üzerinden yapılan bütün müzakereler Türkiye’nin lehine olur” diyen Oğuzlu, S-400 meselesinde zaten ABD müesses nizamı içerisinde de bir görüş birliği bulunmamasına dikkat çekti. NATO çerçevesinde bir çözüm bulunmasının herkesi rahatlatacağını ve süreci uzatarak topu taca atmanın Ankara için lehte olacağını söyleyen Oğuzlu, şu vurguları yaptı:

“Amerikalılarla NATO üzerinden iletişimde olmak bizim için önemli bir şeydir. Bu adamlarla ikili bazda görüşmek tehlikeli. NATO üzerinden yapılan bütün müzakereler Türkiye’nin lehine olur. Çünkü orada çok taraflı bir mekanizma var, en azından biz buna inanıyoruz. Bence Amerika’nın S-400 konusundaki tavrı ciddi bir sorunu içinde barındırıyor. Çünkü Trump ve yerleşmiş güvenlik tarafı arasında bir görüş birliği yok. Yüzde yüz eminim ki Trump’ın kendisine kalsa S-400’ü bile problem etmeyecek, çünkü sorun istemiyor. Türkiye gibi bir ülkeyle Ortadoğu bataklığında en azından son kertede konuşabileceği bir ülkeyle artık bir kriz bence istemiyor Trump. Zaten ona kalsa çekip gidecek. Ama establishment dediğimiz güvenlik şeyi eski düşünüş şekillerine çok alışmış, hala küresel Amerikan hegemonyası peşinde. Böyle bir görüş varken, Türkiye gibi bir NATO üyesinin nasıl oluyor da Amerika’nın aleyhine S-400 gibi bir hava savunma sistemini şu anda Rusya’dan alması kabul edilebilecek bir şey değil. Ama Trump’ın dünyasında anlaşılır bir şey bu, ama establishment’ın dünyasında anlaşılmaz bir şey bu. NATO’nun Türkiye’ye sunmuş olduğu askeri güvenlik garantisinin içerisinde bir şekilde entegre edilirse ki bu çok teknik bir konu hala uzmanlar net bir şey söyleyebilmiş değiller. S-400’ler ve NATO’nun hava savunma füzeleri aynı anda çalışabilirler mi, birbirlerini kontrol ediyorlar mı, istihbarat anlamında olumsuz etkiliyorlar mı, şu anda bunları biz siviller olarak bilemiyoruz. Ama bir çözüm bulunursa NATO çerçevesinde bu herkesi rahatlatır. Süreyi uzatmak, topu taca atmak mantıklı. Trump’ın kişisel görüşü, Türkiye’ye ambargo da uygulamak istemiyor. O da uzatmaya çalışıyor, en azından kullanmayın, depoda tutun diyor. Beni sizi savunamaz duruma getirmeyin noktasında Trump. Bizim de Türkiye olarak ona yardımcı olma zorunluluğumuz var. Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkiler çok kişisel ilişkilere endekslenmiş durumda. Cumhurbaşkanları arasında kişisel uyum varsa rahat hissediyoruz, yoksa daha gergin hissediyoruz. Bu sürdürülebilir ilişki sistematiği de değil.”

‘Avrupalıları sınırları açmakla korkutmak mantıklı değil’

Diğer yandan NATO zirvesine paralel olarak Türkiye’nin Britanya, Almanya ve Fransa ile yapacağı ve sığınmacı meselesinin öne çıkması beklenen toplantı öncesi durumu değerlendiren Oğuzlu, sürekli Avrupalıları sınırları açmakla tehdit etmenin mantıklı olmadığı görüşünü dile getirdi:

”Mültecilerin varlığı Türkiye-Amerika ilişkilerini etkileyen bir unsur değil ama Türkiye-AB ilişkilerini etkileyen bir unsur. Bizim Avrupalılarla yakınlaşıp mülteciler konusunda bırakın kapıları açma noktasında istikrarlı olmamızı bilakis ortak bir akılla bu sorunu çözüp Avrupalı ülkeleri Amerika karşısında yanımıza çekmemiz gerekiyor. Bu toplantıların öyle bir mantığı olduğunu da seziyorum. Ülkede Fransa, Almanya ve Türkiye’nin sıkı fıkı görüntüler veriyor olması, stratejik önemde konuları konuşuyor olması bizim elimizi Amerika karşısında da rahatlatır. Bence bu doğru bir strateji, bu toplantıları biz istiyorsak ki bence istemeliyiz. Trump şu anda resmen uzaktan seyrediyor ve eminim keyfine varıyordur bu olanların. Türkiye ve Avrupalılarla yaşadığı sorun ortada. Zaten Trump’ın kafasında nasıl bir dünya düzeni var; bu bölgede yaşayan aktörler sizsiniz bu sorunları siz çözün, bunlar artık sizin sorumluluğunuz. Devamlı şekilde benden çözüm beklemeyin noktasında. Sınırı açmak mülteciler konusundan ‘Avrupalıları korkutmak’ pek mantıklı değil. Biraz iç siyaset kokan bir söylem bu. Bizim de çıkarımıza değil. Para gelmez, hukuka aykırı, kolay kolay bunu meşrulaştıramazsınız. Zaten Türkiye göreceli bir yalnızlık yaşıyor son yıllarda. Hele mülteci krizi konusunda böyle bir adım atarsa daha yalnızlaşır. Dünyada bu da alınmaması gereken bir risk.”

tr.sputniknews.com/ceyda_karan_eksen/201911261040703687-nato-islevsizlesiyorsa-bile-sadece-turkiye-icin-degil-herkes-icin-islevsizlesiyor/