Avrupa Parlamentosu seçimlerinde parlamentonun çoğunluğunu oluşturan merkez sağ ve merkez sol partiler çoğunluğu kaybetti. Seçimlerde, liberallere, Yeşiller’e ve milliyetçilere artan oranda destek dikkat çekti.
Avrupa Birliği yanlısı partilerin yine çoğunlukta olması bekleniyor ancak geleneksel blokların artık yeni ittifaklara ihtiyaçları olacak.
Liberaller ve Yeşiller seçimde önemli başarılar elde ederken, milliyetçiler de özellikle İtalya, Fransa ve İngiltere’de zafer elde ettiler.
AB’ye üye 28 ülke genelinde oy kullanma oranı yüzde 51’le son 20 yılın en üst seviyesine çıktı. 2014’teki seçimlerde bu oran yüzde 43’tü.
Popülistler ve aşırı sağ partiler bazı ülkelerde oylarını arttırsa da, kazanımları bazı çevrelerin dile getirdiği tahminlerden daha az oldu.
Merkez sağ Avrupa Halkları Partisi EPP, en büyük blok olarak kalırken, uzmanlar Sosyalistler ve Demokratlar bloğuyla liberaller ve Yeşiller’in de desteğiyle büyük bir koalisyon kurmasını bekliyor.
İngiltere’de de yeni kurulan Brexit Partisi zafer ilan ederken, Muhafazakarlar ve İşçi Partisi’nin önemli kayıpları karşısında Liberal Demokratlar güçlü bir performans ortaya koydu.
Yeşiller’in büyük başarısı
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Yeşiller Almanya, Fransa ve İngiltere’de ciddi kazanımlar sağladı. Bu kazanımda, seçmenlerin iklim değişikliği konusundaki giderek artan kaygılarının rol oynadığı yorumları yapılıyor. Son aylarda da bu konuda büyük çaplı öğrenci protestoları düzenlenmişti.
İlk sonuçlara göre Yeşil blok 751 sandalyeli parlamentoda 69 sandalye elde ediyor. 2014 yılında bu sayı sadece 17 olmuştu. Sonuçlar kesinleştiği takdirde, Yeşiller Avrupa Komisyonu’nun bir sonraki başkanını seçmede etkili bir pozisyona sahip olabilir.
Yeşiller’in yükselişi ve açıkça Avrupa Birliği yanlısı duruşları, Avrupa’da son yıllarda yükselen aşırı sağ, göçmen karşıtı partilere karşı önemli bir denge unsuru anlamına geliyor.
Almanya’da özellikle Berlin, Münih ve Hamburg kentlerinde ve genç seçmenler arasında geleneksel partilerden Yeşiller’e yönelme olduğu gözlendi.
Fransa’da da 18-25 yaş arası gençlerin yüzde 25’i Yeşiller için oy kullandı. Bu yaş aralığında aşır sağa oy verenler yüzde 15, Cumhurbaşkanı Macron’un partisi için oy verenler ise yüzde 12’de kaldı.
Yeşil partiler ayrıca Avustruya, İsveç, İrlanda, Danimarka ve Hollanda’da önemli oranda oy kazandı. İngitere’de genel anlamda çok öne çıkan bir grup olmayan Yeşiller 11 sandalye kazandı.
Duisburg-Essen Üniversitesi’nden siyaset bilimci Martin Florack Alman ARD kanalına yaptığı açıklamada, bu seçimlerde Yeşiller’in savunduğu Avrupa sevdalısı ve entegrasyon yanlısı olma pozisyonun ciddi destek gördüğünü dile getirdi.
Almanya’daki aşırı sağ AfD’nin eş başkanı Alexander Gauland ise Yeşiller’i “en önemli düşmanları” olarak niteledi.
Gauland, Yeşiller’in “Almanya’yı ve istihdamı yok edeceğini” öne sürerek, “Görevlerinin Yeşiller’le savaşmak olmalı ve öyle de olacak” dedi.
Yeşiller’in yükselişini kutlayanlardan biri Berlin’de yaşayan 26 yaşındaki Biggi Tran. Tran’a göre Yeşiller’in başarısının altında gençlerin küresel ısınmadan duydukları kaygılar yatıyor.
Yeşiller Avrupa Parlamentosu’nda 223 milyar dolarlık tarım bütçesini mercek altına almak istiyor. Çevreciler bütçenin yeterince doğa dostu olmadığını savunuyor.
Yeşiller ayrıca Avrupa Birliği seviyesinde geçen her yasanın iklim kontrolundan geçmesini istiyor. Parti ayrıca bilimadamlarının Avrupa Birliği’nin sera gazı emisyonlarının yüzyılın ortasına kadar sonlandırılması çağrılarına destek veriyor.
Yeşiller’in başarısına rağmen aşırı sağ politikacıların da kazanımlar elde etmesinin, Euro bölgesi entegrasyon planlarına ilginin daha az olmasına neden olabileceği değerlendirmeleri yapılıyor.
Gözlemciler, seçim sonuçlarını, ‘ana akım partilerin güç kaybetmesiyle birlikte daha parçalı bir parlamentoyu ortaya çıkardı’ şeklinde yorumluyor.
https://www.amerikaninsesi.com/a/ap-secim-sonuclari-ne-anlama-geliyor/4934314.html